“Yeryüzünde gördügümüz her şey, kadının eseridir.” Mustafa Kemal Atatürk
Bugün 8 Mart 2017 Dünya Kadınlar Günü.
Adana Ressamlar Derneği’nde ressam üyelerimizle birlikte, 160 yıl önce kitlesel kadın eylemlerinde hayatını kaybeden kadınlar ve emek tarihi alanının gelişimine katkıda bulunan tüm kadınlarımız için bu sergide buradayız.
8 Mart 1857’de Amerika’da bir dokuma fabrikasında çalışan 40 bin işçi, 16 saatlik iş gününün 10 saate indirilmesi ve ücretlerde artış yapılması talebiyle greve başlamış. 40 bin kadın işçinin örgütlediği bu grev o zamana kadar ki en kitlesel kadın eylemlerinden biridir. Eylemi durdurmak isteyen polisler, kadın işçilere saldırmış, fabrika yönetiminin de desteğiyle binlerce işçiyi fabrikaya kilitlemişler. Bu sırada çıkan yangında içeride kilitli kalan işçilerden 129’u yanarak can vermiştir.
Uluslararası anlamda yanarak ölen kadınları anmak için, ilk emekçi kadınlar günü 19 Mart 1911’de düzenlenmiştir. Türkiye’de ise 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında “Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya başlanmıştır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak kutlanmasını, kutlamaların başlamasından yıllar sonra, 1977 yılında kabul etmiştir.
Tarihler boyunca kadın dünyanın, doğusunda- batısında, kuzeyinde-güneyinde, her zaman iş sahibi olmak için, eğitim için, çalışma alanlarında kadın-erkek eşitliğinin sağlanması için, seçme ve seçilme hakkı için sadece, varolmak için mücadele etmiştir. İnsan hayatının her döneminde çevresiyle bir şekilde iletişim halindedir.
Koşulsuz şartsız varlığını kabul ettiğimiz doğada yeri olan, Demir ‘Fe’, Cobalt ‘Co’, Magnezyum ‘Mg’, Aliminyum ‘Al’, Krom ‘Cr’, gibi, her element gibi dünyada da her bir kadının yeri vardır.
Elementler, Canlıların kendi vücutlarında sentezleyemeyip, dış ortamdan hazır aldıkları bileşiklerdir. Yani, canlılar bu bileşiklere gereksinim duyar.
Kadınların evreni, benliğin yaratılması ve toplumun yeniden yapılandırılmasına yöneliktir. Bu da eğitimle olur. Eğitim, bireyin doğumundan başlayıp ölümüyle sona eren bir süreçtir.
Kadınların temel amacı, emek tarihi alanının gelişimine katkıda bulunmak ve bu da kadının ‘ortak inşa edilen bir binaya tuğla koyma’ çabasıdır.
Kültür ağırlıklı bu evrenin gelişine o kadar açıklık ve kararlılıkla girişmiştir ki kadın, dili, dini, ırkı ne olursa olsun, ‘taşlara kırmızı izler bırakan kadınları’, unutmayacağız.
Salime Kaman
Bir yanıt yazın