Adana’nın önbelleğimdeki izlerini, üzerimde etkisi büyük olan empresyonist akımla kimlik kazandırırken ‘fikir sanatı’nı da göz ardı etmeden, kendi görsel şiirlerimde buluşturdum.
İzlenimci ‘Empresyonist’ akım; iyi dengelenmiş kompozisyon, doğru çizim, saygın konu ve önyargılarını bıraksa da ‘ben’ Adana’yı Çağdaş Sanat içinde Empresyonist izler içinde saygın konu önyargılarımla resmettim. Hafızamı açık havada dolaştırdım.
Görselimi, içgüdülerimle ışık ve renklerle öne çıkartmaya çalıştım. Berrak, saydam, parlak, canlı renklerimle, tıpkı empresyonist anlayışımla Adana’yı kucakladım. Gölgeleri tamamlatıcı soğuk renklerle buluşturdum. Renklerimle resmimi duygulandırdım.
Biçim ve planları sıcak ve soğuk renklerle buluştururken, kendimi de Seyhan Nehrinin soğuk sularında resmederek, ya da kendi yarattığım görselimin içinden dış dünya ile, sizlerle iletişim kurmak istedim.
Artık ben de buradayım!
Gerçekçiliği ikinci plana atarak kişisel yorumumu ön plana çıkarırken yakalamak istediğim sadece o ‘an’ da ki gerçeklik değildi. Saat kulesine doğru yaptığım parmak işaretiyle aslında akıp giden su gibi ‘zaman’ a da algı, tarif ve temsil arasındaki boşluklara görsel olarak dikkat çekmek istedim.
Empresyonist biçimlerin ötesinde düşündüğüm fikirlerimi, sanatsal beğeninin dışında tutamadım. Bu resmimde, ‘an’ kadar önemli olan fikir veya kavramlarımı da aktarmak istedim. Sol Le Witt ‘(1928 -2007, kavramsal sanat ve minimalizm gibi birçok akımla özdeşleştirilen ve bu alanlarda öncü olmuş Amerikalı bir sanatçı)’nin dediği gibi, ‘kavramsal sanat görüntü düzleminde izleyicinin gözüne hitap etmekten çok beynine hitap eder’. Kavramsal sanat üretim şekli, kendini her biçim ve malzemede gösterebilir.
Bu resmimde kişilerin boyunlarına taktığım kırmızı tasmalarla, hayat kaynaklarımıza, kirlenen sulara, havaya, bitki örtüsüne, dinin istismar edilmesine dikkat çekmek istedim.
Salime Kaman
Bir yanıt yazın