Ankara’ya geldim.
GaleriM, ‘İşte Hayat’a ev sahipliği yapıyor.
Ankara da 2023 yılında kurulan Alegori Kültür ve Sanat Derneği’nin otuz dört üye sanatçısının eserleriyle hazırlanan tanıtım sergisi, ‘İŞTE HAYAT’ GaleriM de 23 Mart 2024 tarihinde büyük bir coşkuyla açıldı. Sergi 23 Mart-29 Mart tarihleri arasında ziyaret edilebilir.
Adana’dan katıldığım ‘İşte Hayat’ resim ve heykel sergisinde, tüm sanatçıların çalışmalarına baktım, izledim ve okudum. Hepsine bakarken şunu fark ettim. Aslında resimlere, hayata/ hayatlarımıza bakar gibi bakıyorum/bakıyoruz.
Bakmalıyız da!
Özellikle yaşadığımız bu dönemde.
Bu nedenle, bu sergi ‘bitmiş, tükenmiş’ bir yapının/ yapıların savunması değildir. Bu sergi, yeni bir yaratı ve yeni bir üretim sürecinin başlangıcıdır. Ankaralı sanatçılarla birlikte Adana’dan, Antalya’dan, Samsun’dan İstanbul’dan daha doğrusu Türkiye’nin farklı bölgelerinden bir araya gelmiş otuz dört sanatçının uzun süreç içinde katlanarak, zaman zaman hızlanarak, zaman zaman yoğunlaşarak var olan üretimlerinin içerdiği çoğulluk ve değişkenliklerle birlikte el ele, ‘bitmişliğe-tükenmişliğe’ karşı bir duruştur. Katılımcı her sanatçının ürettikleri, yaşantısının-düşüncesinin- üretiminin organik bir parçasıdır ve geniş bir görsel algının etrafında biçimlendirilmesidir. Bu biçimler bizlere, bir hayli çarpıcı yeni düzlemlerde de görmemize ışık tutar niteliktedir. Ya da bir başka deyişle Türk resim sanatının kendi serüveni içinde kişisel çerçevelemelere örneklerdendir diyebilirim. Ya da bir başka deyişle, her sanatçının işini/işlerini, insanlığa bir sunumudur.
Sergide, klasik modernizmin üslupsal anlayışlarından, gerçek ve post-yapısalcı anlayışa uzanan örneklerle, sanatçıların birey- özne olarak, başkalaşma zorunluluğu bilinciyle çeşitli eserlerini okumaya çalışırken, aşk, hayat, ölümsüzlük gibi çözümlenmemiş birçok soruların içinde kendi yansımalarını görmelerini sağlayan etkileyici bir ses de var. Bu ses sanatçının kendi bilincini boşaltırken çıkardığı bir ses gibi. Tıpkı 21. yüzyıl sanatının sabit noktalarındandır dediğimiz türden ses. Bu da sanatçının insanlığa bir tür armağanıdır.
Sergide, yoğun anlam derinliklerini, devingen ve tutkulu çabalarıyla kendini sanatçı-eylemci kimliği kazandıranlar gibi, sanatla- yaşam arasındaki sınırları zorlayan, kavramsal sanata, doğaya kaçma arzularına kadar uzanan türden eserler görülebilir. Bu sergi, tuvalin tekilliğinde sadece tuvale boya transferini izlenesi bir sergi değildir. Bazı resimler sade ve yalındır, bir o kadarda kuvvetlidir.Net ve yalın gerçeklerin ince çizgilerinin altının çizildiği, formların da sade bir şekilde görselleştirildiği çalışmalar da oldukça kuvvetlidir. Tıpkı, Fransız ressam İngres’ in de dediği gibi, formlar ve çizgiler ne kadar sade olursa, güzellik ve kuvvet de o nispette güçlü olur.
Sanatçılar kendi imbiğinde dünyayı, insanı, evreni nasıl damıttığını kendi gerçekliği içinde tuvaline yansıtmaları oldukça başarılıdır. İşte bu da çağımızın evrensel düzeydeki görsel gösterge gerçeğidir.
Sağlam ve ilk safta konuşan kompozisyonlariyle düşündürenler olduğu gibi, bazılarında da form ve plastik endişeler görülebilir.
Usta uygunlukların peşinde koşan renkleriyle, gerçekten hesaplı, gideceği yeri çok önceden ve çok iyi bilen eserlerle birlikte bunun yanında bilinç ve varlık düzeyinde gizli bir hüzün de barındıran eserler var ve ben bunları çok sevdim.
İzlediğim bu resimlerin bi çoğu, bana İngiliz Şair, Ressam William Blake (1757-1827)’in, ‘Masumluk Kehanetleri’* isimli şiirinin ilk dizelerini hatırlattı.
Görmek bir kum tanesinde bir dünya,
Ve evren bir yaban çiçeğinde,
Tutmak sonsuzluğu avucunda,
Ve ebediyeti bir saatin içinde.
Salime Kaman
Ressam- Sanat Eleştirmeni
Ankara-23 Mart 2024
* ‘Auguries of innocence’ The Complete Poems, Williame Blake, Penguin
Bir yanıt yazın